Arjantin'in dünya insanlarına hediye ettiği en değerli şeydir tango. Avrupalılar, salon dansı haline getirip katatonik bir uyumsuzluğun nesnesi yapsalar da, tango sokaklara aittir.
Yoksulların, göçmenlerin ve fahişelerin, hayatın getirdiği umutsuzluğa ve karanlığa karşı çıkışlarıdır aslında. Üstün fiziksel hakimiyet, denge ve akıcılık gerektirir. Erkeğin kovaladığı ve kadının sürekli kaçtığı bir oyun gibidir. Erkek her figürde tuzak kurar, kadınsa ya bu tuzağa düşer ya da "resti gördüm" der.
Müziği kusursuzdur. "Bandoneon" isimli çalması zor enstrumanın süslediği ezgiler, insanı başka dünyalara götürür. Tango öncelikle yaşadığınız hissettirir, bedeninizi diri tutar, beyinle vücut arasındaki koordinasyonu ve konsantrasyonunuzu güçlendirir, sosyalleştirir, eğlendirir ve iki vücutla tek hareket edebilmeyi öğretir.
Her dansta yeni şeyler keşfeder, yeni şeyler yaratırsınız. Kendinizin de içinde olduğu kısa hikayeler yazarsınız. Ve hayalgücünüzle gerçek dünya arasında sıkışmaya başlarsınız bir süre sonra. Hep dans etmek istersiniz. Çünkü kelimeler olmadan da kendinizi ifade edebileceğinizi öğrenmişsinizdir bir kere. Tangoda geçmiş ya da gelecek yoktur. Sadece "an" vardır ve onu yaşarsınız.
Gelelim tangonun ruhunu yakalayabileceğiniz, bu harika dansı öğrenebileceğiniz mekan önerisine.
http://www.tangojean.net/
Gece, gündüz, hafta içi ya da sonu demeden gittiğiniz her saatte dans edebileceğiniz, canlı müzik dinleyebileceğiniz, içkinizi yudumlayabileceğiniz güzel yer!
Nerden mi biliyorum? Gittim, dans ettim, kendi hikayelerimi yazdım. Yazdıklarımı tek tek duvarlarına astım. Kimse görmüyor ama ben biliyorum, hepsi hala ordalar...
30 Haziran 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder