5 Eylül 2012 Çarşamba

Faquo status quo!


Tembeliz, korkağız, bahaneler uyduruyor, kendimiz olmaktan kaçıyor, düşünmüyor, üretmiyor sadece taklit ediyoruz.


Daha önce yürünmüş yoldan gitmek istiyoruz. Her yeni ve bakir yol güvenliğimizi tehdit ediyor. Adım atmak zor geliyor. Seyirci kalmanın pasif uyuşukluğunu seviyoruz.


Aslında kendimize hiç güvenmiyoruz. Bizi biz yapan defolarımızı, arızalarımızı dışlıyor, normali kutsuyoruz.


Güce tapıyor, güçsüzlüğümüzü inkar ediyoruz. Güçlü olanın yanında zayıflığımızı unutuyoruz.


Kıskanmakla hayranlık duymanın arasındaki ince çizgiyi kaçırıyoruz. İyi olana çamur atarak level atlıyoruz.


Ön yargılarla yaşıyoruz. İnsanları nasıl göründüklerine göre değerlendiriyoruz.


Ambalajımızı parlatıyor, içindekini geliştirmiyoruz.


Kendimizi özel hissediyor ama özel bir şey yaratmıyoruz.


Sistemden şikayet ediyor, onu değiştirmek için hiç bir şey yapmıyoruz.

Portfolio Reklam ve Yaratıcılık Okulu'na devam ederken işte bunları fark ettim. Bu okul "yap"madan önce her şeyi yıkacağın, başkalarından önce kendini çözeceğin ve kafesine kapattığın canavarı dışarı salacağın bir yer. Başında Ferhat Tümer var. Gözü kara, eli sopalı, yaratıcı ve deli bir adam. Gidersen görürsün, görürsen cesaret edersin, cesaret edersen adım atarsın, adım atarsan yaratırsın, yaratırsan başarırsın, başarırsan "fuck the system" diye bağırırsın.

P7'ye sevgiler:)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder