4 Nisan 2012 Çarşamba

AŞK


Tensel ve kimyasal bir hadise olduğu kesin. Schopenhauer "Aşkın Metafiziği"nde aşkın, hormonların insan aklına oynadığı bir oyun olduğunu ileri sürüyor. Aşk, çiftleşmeyi garantilemek ve çocuk yapma isteğini kamçılamak için ileri sürülen bir kartmış yani. Edebiyatı besleyen, binlerce şarkı, şiir ve filme konu olan, yüceltilen bir hissiyatın bu denli libidomsu sebeplere bağlanması insanı üzüntüye gark etse de bir yandan da rahatlatıyor. Çünkü biliyorsunuz ki, bu yedirmeyen, içirmeyen, kışın ortasında bahar çiçekleri açtıran bu gelgitli hal bir gün bitecek.Bitecek ve kıyıya vurmuş, tek amacı öylesine yaşamak olan kurbağalar gibi rahat bir nefes alabileceksiniz. Tabi işin içindeyken durum öyle değil. Mıknatısın çektiği iğne gibi çekildiğiniz, aklı derin dondurucuya koyup, tehlikeli sulara açıldığınız bu kayıkta yaşamak çok kolay değil. Yüzme bilmeden derin sulara atlamak gibi, yaralanacağını bilerek duvarlara çarpmak gibi. Bir kez yaşanacağını zannedip her seferinde kendine şaşırır gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder