31 Ağustos 2012 Cuma

Benim gizli bahçem!

Bir süredir taş duvar-yeşil bahçe ikilisine takmış durumdayım. Pinterest'ten bulduğum fotoğraflara bakıp bahçeli ev hayalleri kuruyorum. Bahçeler özel alanlar. Özellikle İstanbul gibi bir şehirde, yeşilin tonlarına pantone'den bakan biz şehir insanlar için. Şehrin silüetini fallik ve tacizkar bir edayla mahveden gökdelen, plaza ve AVM'lerden o kadar sıkıldım ki...


Birkaç ay önce elmadağ taraflarında gezerken bir apartman gördüm. Muhtemelen eski bir rum apartmanıydı. Gördüğüm anda zaman dondum sanki. O taş avlu, eski kıvrımlı pencere kenarları, yüksek tavanlar, cumbalar ve camların hizasına çıkan ağaçlar. Yaşamak istediğim yer burası dedim. İnşaat projelerinin birbirinin aynısı, ruhsuz, istifçi zihniyetine inat o denli zamanı ve mekanı ruhunda taşıyordu ki bu apartman.


Bahçelerin gizli bir kavramı simgeliyor bende: bilinçaltı! Herkesin bir bahçesi var ve kimseye göstermediğimiz, ifade etmediğimiz gizli ve karanlık duygular saklı burda. Günlük hayatın kaldırımlarında yürümekten sıkılınca bahçemize dönüyoruz. Benim bahçem labirent gibi mesela. İçinde büyük yeşil sarmaşıklar ve yüksek duvarlar var.


Bazen yeşilliklerine bakıp huzur buluyorum, bazen kaygıların gölgesinde dinleniyorum, bazen yoruluyorum kendimi aramaktan, bazen oyun oynuyorum hayali karakterlerle.


Hani çocukken her şey daha büyülü, daha fantastik ve olduğundan farklı gözükür ya insanın gözüne, işte bahçemde o zamanlara dönüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder