9 Temmuz 2010 Cuma

Hayata ruhunu kat!

Fırına koyduğunuz pastadan, yazdığınız senaryoya; söylediğiniz şarkıdan, büyüttüğünüz çiçeğe kadar her zaman ve her şey için geçerli bir düşüncem var:
“Bir şeyin ruhu yoksa, kendisi de yoktur. Atın çöpe gitsin!”

Fatih Akın’ın son filmi “Soul Kitchen” bunu çok başarılı bir dille anlatmış. Filmde kaybetmeye mahkum bir adamın hikayesi işlenmiş. İş yüzünden başka bir ülkeye giden sevgilisini, beceriksiz aşçısı yüzünden restoranındaki müşterilerini, hapisten çıkan başa bela abisi yüzünden düzenini ve huzurunu kaybeden bir kahramanımız var. Bir de onun tüm bu gelişmelere tanık olan restoranı “Soul Kitchen!”

Filmin ilerleyen dakikalarında, yeni yarattıkları konsept ve menüyle yavaş yavaş toparlanan ve ortak bir çevrede takılan insanların buluşma mekanı haline gelen Soul Kitchen’ı kazanma ve yeniden kaybetme tehlikesiyle yaşanan olaylar anlatılmış. Burası çok lüks, çok elit, muhteşem bir yer değil. Ama ruhu var. Ruhunu içinde yaşayan insanlardan alıyor. Müzikleri, yemekleri ve farklı kimliğiyle başlı başına bir insan gibi “Soul Kitchen”.

Filmi izledikten sonra ben de bir “Soul Kitchen”a sahip olmak istedim. Tabloları, masaları ve müşterileriyle kendi tarzını ve ruhunu ortaya koyabilecek bir mekanı, kurduğum hayallerin içine ekledim. Ve tesadüfen pazar günü Mutfak Sanatları Akademisi’nin ilanlarını gördüm.

Burası yurtdışında şubeleri olan, profesyonel düzeyde pastacılık ve aşçılık dersi veren bir kurum. İnternet sitesinde gezdim. Ders programlarını inceledim. Evet kurs ücretleri bir hayli pahalı. Ama yaptığı işten memnun olmayıp, yeni bir hayalin peşine düşenler için ideal. Çünkü mezunları Türkiye’nin hatta dünyanın en iyi otellerinde ve restoranlarında aşçı, şef ya da yardımcı olarak çalışabiliyorlar.

Siz de benim gibi yaşamak için yiyenlerden değil, yemek için yaşayanlardansanız http://www.msa.tc/ sitesine bir bakın derim. Mutfak, yemek ve lezzet dünyasına başka bir gözle bakıp, yeni tatlar yaratabilirsiniz, tabi “ruhunuzu”da işin içine katarak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder