20 Ağustos 2010 Cuma

Of of kömür gibi yanıyorum!

Efendim gidişat kötü... Total futbol diyoruz bize bol geliyor, orta saha lime lime dökülüyor, sahada herkes aval aval birbirine bakıyor. Ednan beyler ceplerindeki akrepleri seviyor, kıvırcık kafalı teknik direktörümüzün majör depresyona girmesi ise an meselesi. Hayır en sonunda kendini sahaya atıp oynayacak ondan korkuyorum. Taraftar desen ikiye ayrılmış durumda. Şöyle ki:

1)Rijkaard'ın istediği oyuncular getirilmiyor, Ferrari'ye yerli lastik takıp sürat yapmaya çalışıyoruz diyenler.
2)İyi teknik adam elindeki kadroya göre sistem geliştirmesini bilendir diyenler.

Tamam istikrar için zaman gerekiyor ama o zamanda da doğru işler yapmak gerekiyor. Hem karnım doysun hem pastam dursun demeye devam edersek bu sezonun sonunda bizi değil Oz Büyücüsü, Yüzüklerin Efendisi gelse kurtaramaz. Son maçlarda alınan sonuçlar, bu dağınık oyun, ruhunu kaybetmiş formalar içimi burmaya başladı. Ha şimdi düzeldi, ha düzelecek diye beklemekten fenalık geldi. "Godot'u Beklerken" babayı almak da var işin sonunda.

Her doksan dakika bitimi "bir sonraki maçla, bu skoru unutturacaz." deniyor. İşin tuhafı gerçekten de öyle oluyor. Çünkü her maç daha da kötü sonuçlar alıyoruz. Başta vadedilen transfer sayısı beşten, bire düştü. Türk Telekom Arena, Riva, şirket birleşmesi iyi de sportif başarı olmayınca bütün bu yatırımların geri dönüşü nasıl sağlanacak?

Rüyamda bir ak sakallı görsem şunları sorcam yeminle.
Bu yılki transfer politikamız ne?
Rijkaard'ın bir planı var mı?
Oyunu çift yönlü oynayabilen bir orta saha oyuncusu ufukta görünüyor mu?
Bu çile ne zaman biter?
Sırtımızı yaslayıp rahat rahat maç izleyebileceğimiz günler gelecek mi?
Yoksa Arda'yı satıp, dükkanı kapatıp gitmek mi en mantıklısı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder