6 Ağustos 2010 Cuma

Geri sayım başladı!...10, 9, 8...

Biri size uzaya gitme şansı verse, gider miydiniz? Ben her bilimkurgu filmi izlediğimde bunu düşünüyorum. Ve yanıtım hiç bir zaman değişmiyor: Hayır! Referandum öncesi gizli mesaj veriyormuşum gibi oldu.

Neyse, yeryüzünden binlerce feet yukarda, kapsül gibi bir şeyin içinde, her türlü tehlikenin ortasında yolculuk yapmak bana hiç çekici gelmiyor. Aslında bunu düşündüğüme göre bir yanıyla da geliyor. Derinlik ve yükseklik korkusunun üzerine gitmek gibi garip bir zevk veriyor bu.

Küçükken "ölümden sonra sonsuza kadar yaşayacağımıza" dair rivayetler anlatıldığında bir tuhaf hissederdim. İçim kamaşırdı. Çünkü dünyada gördüğüm her şeyin bir ölçüsü, bir sınırı vardı. Bitimsiz bir şeyi düşünmek, iç burkulması yaratırdı bende. Uzay da öyle bir şey işte! Sonsuz deniyor. Bu kavram beni korkutuyor. Çünkü insan içgüdüsel olarak sınırlarını bildiği yerde güvende hissediyor. Yalnız kaldığımızda evin içini gezmemiz, çok büyük alanlardan ürkmemiz, sırtımızı duvara dayamamız hep aynı içgüdünün icatları.

Uzay, bunca araştırmaya rağmen hala bakir bir alan. Orda masum ve savunmasısız. Ufuk facialarının yaşandığı, alien'ların cirit attığı, kara deliklerin uzadığı bir yere astronotların elini kolunu sallaya sallaya gitmesi de ayrı bir alem. Bir sonraki durakta incem diyemezsin, kaptan midem bir tuhaf sağa çek diye bağıramazsın. Görev bitene kadar o geminin içinde kalmak zorundasın. Ne teknolojik, simülatik, panik atağımsı bir cehennem!

Bir ara yıllar önce uzaya gönderilen, daha sonra bulunamayan astronotların hiç bozulmadan uzay yörüngesinde döndüklerine dair bir haber çıkmıştı allak bullak olmuştum. Olay Türklere daha baştan ters! Biz sağımızı da, ölümüzü de yanımızda, gözümüzün önünde isteriz. Mezar taşı olmayan bir adamın, atmosferde dön baba dönelim gezinmesi bizde büyük rahatsızlık yaratır, hükümetler düşer, partiler kapanır. Ama her şey bilim için, evreni anlamak, yaşamın sırrını çözmek için!

Tamam o zaman ben de binerim bu gemiye, nolcak! Yanıma beslenme tabletlerimi alırım, bizim Çinko'nun kulağına son bir öpücük kondurduktan sonra süzülürüm başka alemlere!
Öyle di mi kaptan, hadi hep birlikte sayalım: 10, 9, 8, 7... 7, 7...
Kaptann dur, incek varr!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder