14 Haziran 2010 Pazartesi

Yirmi yaş dişine açık mektup!


Siz dört tanesiniz, bense yalnızım!
O yüzden erkekseniz teker teker gelin.
Amacınız ne önce onu söyleyin.
İki yıl pusuda yatıp birden "cee" yapmak da neyin nesi?
Kaçak dövüşmeyin, sıkıysa çıkın karşıma.
Size iki çift lafım var.
Ben evrim mevrim dinlemem arkadaş.
Yastığa kafamı koyduğunda "zonk zonk" diye gong çalan bir diş benden diildir.
O yüzden toparlanıp gidin, burası size göre değil.
Ne işe yararsınız? Hiç. Ancak zahmet zulüm.
Bir de Vefa dediğin İstanbul'da bir semt adıymış.
Günde kaç kere fırçalıyorum sizleri, iki minnet duyup susmak yok.
İlle çıkıcam, ille önümdekileri iticem.
İtin bakalım, bozulan diş yapımdan sizin beyaz mineleriniz suçlu!
Yirmilikler! siz beni iyi tanırsınız. İplerimi bir başkasına teslim etmek hep rahatsız etmiştir beni. Doktor, şoför, kuaför farketmez.
Hele Stephen King kitaplarıyla büyüyen bir neslin temsilcisi olarak dişçi fantezilerim oldukça yaratıcı ve can sıkıcıdır.
Ama fazla naz da aşık usandırır. Ya şimdi çıkın adam gibi ya da sonsuza kadar susun!
Yoksa dişçi koltuğuymuş, çene cerrahıymış dinlemem. Gider çektiririm dördünüzü birden.
Sonra ağzımdan sızan kan, şişmeye başlayan yüzümle dişçiden çıkar, kapıyı kapar, peçetenin içinde yamuk yumuk duran sizlere son kez bakar ve Yeşilçamın kötü jönlerine taş çıkaracak bir kahkaha patlatarak şöyle derim:
Şimdi Onlar Düşünsün!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder