23 Haziran 2010 Çarşamba

Devrelerim mi yandı ne?


İnsan beyni nasıl çalışıyor, o kadar bilgiyi hafızamızda nasıl tutuyoruz, bilinçaltı nasıl bir dolapçık bilmiyoruz tam anlamıyla. Yalnız benimkinin ara sıra su kaynattığı kesin!

Yeşilçam filmlerinin sıkı bir takipçisi olarak Hülya Koçyiğit'in izlemediğim filmi yoktur desem yeridir. (Burdan Ömer Lütfi Akad üçlemesinin "Gelin" filmine saygılarımı sunmayı borç bilirim.) Hülya Koçyiğit'in kızı Gülşah K.'de bir ara oyunculuk yapıyordu. Sonra evlendi. İki kızı oldu falan.

Neyse aklımda nerden kalmış, aile hayatları hakkında nasıl güzide bir istihbarat edinmişim bilmiyorum ama yıllarca ben Gülşah Koçyiğit ve kızlarına üzülüp durdum. Nedense çok kötü bir hayatları var, fakirlik içinde yaşıyorlar diye aklımda kalmış. Olur ya bir ara çok parlayıp sonra otel köşelerinde biten star hayatları. Bende de, bu aile aynı izlenimi bıraktı. Ne zaman onları düşünsem, boğuk, sarı sıcak, eski mobilyalarla dolu havasız bir salona girmiş gibi hissettim kendimi. Geçenlerde hayali kahramanlarımla gazete sayfalarında karşılaştım sonunda.

Fotoğraflar üstte! Buyrun burdan yakın. Her şey yolunda. Kızlar iyi eğitim almış, büyük olan iyi bir evlilik yapmış, maddi durum maşallah yerinde, hatta dünya jet sosyetesinde görünmeye başlamışlar. Ortalıkta endişelenecek, üzülücek bir durum yok. Neyse rahatladım. Artık kendi dertlerimi düşünebilirim. Bir sonraki abuk subuklamada görüşmek üzere...

1 yorum:

  1. Kıza nazar değdirdim, iyi mi? Manevi tazminat davası açsa kazanır.

    YanıtlaSil